2 Temmuz 2008 Çarşamba

Minik Yalnızlık

Çığlıklarını duyuramayacak kadar minikti koca dünyanın içinde. Hayat daha baştan, ezmeye niyetlenmişti onu ama, o bunların henüz farkında değildi. Yanlızlık diyarındaydı; sokaklarda. Arada minik elli kediler gelip yokluyordu onu. Başka da varlığının farkında olan yoktu zaten. Acıkmıştı, üşüyordu ama kimse görmüyordu. Onun dilinden anlayan da yoktu bu memlekette. Daha bir hafta öncesinde keyfi yerindeydi miniğin. Ne açlık, ne soğuk, sefa içinde yaşıyordu annesinin karnında. Şimdiyse sokaklarda tek başına... Daha ne kadar dayanabilirdi ki yalnızlığa, o hiç alışık değildi böyle zorluklara. Hayat bu kadar mı acımasızdı daha hazır bile değilken yaşamaya, tüm karmaşanın ortasında derin bir kuyuda gibiydi bunlardan habersizce. Anlayamazdı ki olup bitenleri, yanlızca kendini kötü hissettiğini biliyordu, arasıra da etrafında dolaşan miyavlarla göz göze geliyordu o kadar.


.............................................................


Yorulmuştu, ağlamaktan gözleri yenik düşmüştü bu yeni dünyaya, uyuya kalmıştı. Onca çığlığı, onca haykırışı duymayan dünya, rüyalara dalmışken farketti Irmağı. Sevgiyle kucaklandı ve sıcacık bir yuvanın yolu tutuldu.

Hiç yorum yok: